Okul başarısı, merkezi sınavlar, iş arayışı ve kariyer derken; eğitimin ve öğrenmenin özünden ve gerçek amacından başka yollara sapalı epey bir zaman oldu… Ama işin özünü fark eden ve kavrayanlar tabiri caiz ise atı alıp Üsküdar’ı geçtiler. Peki ne oldu da bunu başarabildi bu insanlar? Farkları ne idi? Bu yazımızda bu sorunun cevabına değiniyor olacağız sizlerle birlikte.
Öğrenmeyi öğrenmek … İşte bu kritik sorunun cevabı sadece bu iki kelime. Çok kısa gibi görünse de cevabı aslında oldukça geniş ve derin bir konu olan bu kavram, bize her kapıyı açan bir hayati bir anahtardır. Okullarda direk olarak öğretilmeyen, eğitim hayatınız boyunca fısıldanan ama sesi çok yüksek çıkmayan bu kavramı ele alalım beraber.
Öğrenmeyi Öğrenmek Mümkün mü?
Her bireyin kendine has bir öğrenme stili vardır öncelikle. Kimi görseldir renkli kalemlerle yazmak ister, kimi işitseldir duyarak daha rahat öğrenir ya da kimi de yerinde duramayan çoğu zaman hareket ederek, elleyerek ve kurcalayarak öğrenen dokunsallardır. Bazısının dikkat süresi uzun iken diğerinin en fazla on dakikadır mesela. İşte soracağımız ilk soru şu öğrencilere? Sen nasıl öğreniyorsun? Öğrenme stillerin nedir? Hangi metotlar ile ders çalışıyorsun ve maksimum verim alıyorsun? Zamanını nasıl yönetiyorsun? Sınavlardan sadece notuna mı bakıyorsun yoksa sınav kağıdını inceleyip konuyu ne kadar öğrenip öğrenmediğine bakıp eksikliklerini gidermek için hangi aksiyonu alıyorsun? Eğer bir metot işe yaramıyorsa diğer seçeneklerin neler? Önüne bir engel geldiğinde aşmak için hangi süreçlerden geçiyorsun? Hedeflerin var mı? Bu hedeflere gitmek için hangi stratejileri uygulayacaksın?
Tüm bu soruları Gelişimsel Eğitim Koçluğu başlığı altında öğrencilerle yaptığımız bireysel ve grup çalışmalarında ayrıntılı bir şekilde cevaplandırmaya çalışıyoruz. Nasıl öğrendiğini fark eden öğrenci, öğrenme sürecine odaklanmaya başlıyor, kendi hızını ve ritmini kendi belirliyor. Yani başka bir deyişle formal eğitiminin dizginlerini kendi eline almayı öğreniyor. Bilmiyorsa araştırıyor, başkalarına soruyor, kar-zarar tablosu ile durumu değerlendiriyor. GOAL tekniğini kullanarak hedefine ulaşmak için yol haritasını çiziyor. Ödevleri, hobileri ve kendi için ayıracağı zamanı planlıyor. Daha önce bahsettiğimiz gibi, anahtarı eline alıyor ve teker teker kapıları açmaya başlıyor.
İnsan denildiğinde her şey iki artı. İki eşittir dört olmuyor her zaman elbette. Özellikle gelişim çağında olan, ergenliklerini yaşayan gençlerimiz için bir çok içsel ve dışsal faktörler gidişatı etkiliyor doğal olarak. Bize düşen görev de gençlerimize bu tür durumların doğal olduğunu anlatmak. Aşmaları için çaba sarf etmeleri gerektiğini, ihtiyacını duyduğunda tam destek vereceğimizi, içlerindeki cevherlerini parlatmalarını içten ve samimi bir iletişimle onlara söylemektir.
Zeynep Arzu Şen
Profesyonel Koç